Türkiye’nin Stratejik Konumu: İki Büyük İstikrarsızlık Arasında

Coğrafi bir bakış açısıyla değerlendirdiğimizde, Türkiye, iki önemli çatışma bölgesinin ortasında yer alıyor. Kuzeyde Rusya-Ukrayna Savaşı, güneyde ise İsrail-Filistin çatışması sürüyor. Bu savaşları yalnızca yerel aktörlerin mücadeleleri olarak görmek oldukça yanıltıcıdır. Daha derinlemesine bir analiz, bu çatışmaların arkasındaki daha büyük güç dinamiklerini anlamamıza yardımcı olacaktır.

Rusya-Ukrayna Savaşı: Daha Fazlası

Rusya-Ukrayna Savaşı, sadece iki ülkenin değil, global güç dinamiklerinin bir yansımasıdır. Rusya, İran, Çin ve Kuzey Kore gibi ülkelerin desteğini alarak savaşa katılırken, Avrupa’nın çeşitli devletleri -özellikle İngiltere, Almanya, Fransa, Polonya, İskandinav ülkeleri ve Baltık devletleri- Ukrayna’yı destekliyor. ABD’nin Biden yönetimi de bu destek hattının içinde yer alıyor. Bu durumu NATO bağlamındaki ABD-Avrupa ittifakı olarak tanımlamak mümkündür.

Daha spesifik olarak, bu ittifakın özünde bir Angloamerikan çekirdeği bulunduğu söylenebilir. Bu yapı, ABD ve İngiltere’nin önderliğinde, Avrupa’nın stratejik yönelimlerini şekillendiriyor.

İngiltere’nin Rolü ve ABD İlişkileri

Angloamerikan çekirdeği, her ne kadar güçlü görünse de kendi içinde de çekişmelere sahiptir. II. Dünya Savaşı’nın ardından, İngiltere’nin dünya üzerindeki hâkimiyetini ABD’ye devretmesi, gönüllü bir teslimiyet olarak değerlendirilmemelidir. İngiltere, bu süreçte hem ekonomik kazançlarını korumak hem de zamanla dünya üzerindeki gücünü yeniden eline alabilmek için stratejiler geliştirmiştir. Bu süreçte, özellikle elit kesim içerisinde, derin bir İngiliz etkisi hissedilmektedir.

Ayrıca, ABD’nin eğitim sistemi ve elitleri arasında Avrupa ile olan ilişkiler dikkat çekicidir. Ivy League üniversiteleri, İngiliz etkisinin yoğun olduğu yerlerden biridir. ABD elitleri, estetik ve kültürel eksikliklerini Avrupa’da gidermeyi tercih eder.

Amerika’nın İç Dinamikleri: İki Farklı Yüz

ABD’de, Avrupa’nın etkisi ve siyasi dinamikleri farklılık gösteriyor. Özellikle, batı kıyısı daha liberal ve teknolojik bir yaklaşıma sahipken, doğu kıyısında daha entelektüel bir hava bulunmaktadır. Bu iki kutup arasındaki fark, kültürel ve sosyal dinamiklerin şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Trump’ın yönetimi, bu iki farklı yaklaşım arasında yeni bir çatışma yaratarak, ulusal kimlik tartışmalarını alevlendirmiştir. Özellikle MAGA sloganı, ‘Amerika’daki Amerika’ ile Avrupa etkisi altındaki Amerika arasında bir savaşın sembolü haline gelmiştir.

Sonuç: Savaşların Arka Yüzü

Sonuç olarak, Rusya-Ukrayna Savaşı sadece bölgesel bir çatışma olmaktan öte, global güçlerin ve ideolojilerin çatışmasını simgelemektedir. Amerika’nın hem kültürel hem de siyasi yapısının temel dinamiklerini anlamadan bu savaşların dinamiklerini tam anlamıyla kavrayabilmek mümkün değildir.

Avrupa’da aşırı sağın yükselişi, ABD’deki politik atmosferle örtüşüyor. Bu durum, bölgedeki istikrarsızlığın derinleşmesine neden olabilir. Sonuç olarak, bu savaşların derinliklerinde yatan gerçekler, hem ABD içindeki Avrupa etkisi hem de Avrupa’nın kendi iç dinamikleri arasında sürekli bir gerilimi beraberinde getirmekte.