Birlik ve Dayanışma Sendikası, deprem bölgesinde görev yapan, kendileri de depremzede olan aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarına uygun çalışma ortamı ve güvenli bina sağlanamamasına ve performanstan sorumlu tutulmasına tepki gösterdi. Sendika Başkanı Mengücük, “Depremzede olan aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının çalışma ortamları sorunları çözülmeden, hiç deprem olmamışçasına performansa tabi tutulmaları ve ellerinde olmayan olağandışı sebeplerden kaynaklı olmasına rağmen ücretlerinden kesinti yapılması akıl ve vicdan yoksunu bir tutumdur. Her birinin aynı zamanda depremzede olduğu unutulmadan, aylardır süregelen psikolojik travmaları göz ardı edilmeden yardımcı ve destek olunması gerekirken adeta zulüm ediliyor” dedi.
Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Doktor Derya Mengücük, deprem bölgesinde görev yapan depremzede aile hakimleri ve aile sağlığı çalışanlarının çalışma koşullarıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Mengücük, şunları kaydetti:
“SAĞLIKÇILARA ZULÜM EDİLİYOR”
“Her birinin aynı zamanda depremzede olduğu unutulmadan, aylardır süregelen psikolojik travmaları göz ardı edilmeden yardımcı ve destek olunması gerekirken adeta zulüm ediliyor. Su basan, su akıtan, rutubetli, güvensiz konteynerlerde, sağlık hizmetinin gerektirdiği koşullar sağlanmadan çalışmalarına rağmen, bu sorunları çözmeye yönelik çaba ve destek sarf edilmesi gerekirken, tek yapılan maaşlardan yarı yarıya varan miktarda kesinti yapmak oldu. Şartları nasıl iyileştirebiliriz diye uğraşmaları ve dolaşmaları gerekirken üst üste denetimler yapılıyor. Bu utanç verici durumu insani ve vicdani bir tutum olarak yorumlamak mümkün değil. Bu sadece kötü niyet olabilir.”
“TALEBİMİZ ÖDEMELERİN YÜKSEK TAVANDAN YAPILMASI”
Birlik ve Dayanışma Sendikası olarak pek çok defa deprem illerindeki aile hekimliği çalışanları adına Bakanlığa taleplerini ilettiklerini hatırlatan Mengücük “Bizim talebimiz en az 18 ay süre ile nüfus, destek, teşvik, cari ödemelerinin en yüksek tavandan yapılmasıydı. Bakanlık bunu 12 ay süreyle deprem öncesi en son maaşı sabitlemek şeklinde zor yapabildi ki bu da ayrıca haksızlıklara neden oldu. Son yaşanılan durum ve ortamlara bakınca biz talebimizi, özellikle en ağır yıkımın yaşandığı bu illerde bu ödemelerin, eski olağan yaşam ve çalışma koşulları sağlanıncaya kadar süresiz olması şeklinde yineliyoruz. Bu süre, Sağlık Bakanlığı’nın oradaki çalışanlarına sağlayacağı uygun şartlar için ne kadar bekleyeceğine bağlıdır. 5 yıl ya da 10 yıl sürecekse de bunun tüm yükünü çalışanlarına yükleyemez. Kendi sorumluluğunu üstlenerek bu mağduriyeti de üstlenmek zorundadır.”