12 şehit verilen saldırının şifreleri… PKK’nın ilk kez kullandığı teknoloji silahları
Milli Savunma Bakanlığı son 2 günde Irak’ın kuzeyi ve Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde 12 şehit verdiğimizi duyurdu.
Bakanlık açıklamasında 13 teröristin de öldürüldüğünü paylaştı.
Bakanlığın açıklamasının tamamı şöyle:
“Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde 23 Aralık 2023 tarihinde bir üs bölgemize sızmaya çalışan teröristlerle çıkan çatışmada altı kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, bir kahraman silah arkadaşımız da yaralanmıştır.
Çatışmada ilk belirlemelere göre 13 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Bölgede temas devam etmektedir. Belirlenen hedeflere yönelik ani hava harekâtları da icra edilmektedir.
Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralımıza da acil şifalar dileriz.”
AKŞAM YAZARI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SİLAHLARINA DİKKAT ÇEKTİ…
Akşam yazarı Eray Güçlüer, bugünkü köşe yazısında terör örgütünün kullandığı silahlara dikkat çekti.
Irak’ın kuzeyinde askerlerimize yönelik yapılan terör saldırıları incelendiğinde geçmişten farklı ama hepsinde ortak iki önemli özelliğin öne çıktığını belirten Güçlüer, bu özellikleri paylaştı.
Teröristlerin ellerinde bulunmayan yüksek teknoloji ürünü sofistike silahların bu eylemlerde kullanıldığını dile getiren Güçlüer, “Lazer veya radyo sinyali güdümlü tanksavar silahları, sese duyarlı veya kodlanmış sinyallerle harekete geçebilen çoklu ateşlemeli patlayıcı düzenekleri, kızılötesi gece görüş sistemleri gibi silah ve teçhizatın bu tür terör saldırılarında terör örgütü PKK’nın elinde olduğu görülmektedir.” dedi.
2007 ve 2015 tarihlerinde Dağlıca üs bölgelerine yapılan saldırılarda da benzer gelişmiş teknolojik silahların teröristler tarafından kullanıldığını belirten Güçlüer, ikinci ortak noktanın ise Türkiye’nin dış politikada hassas olduğu dönemlerde bu saldırıların meydana geldiğini paylaştı.
NE İÇİN BU SİLAHLAR VERİLDİ
Türkiye’ye yönelik yapılan bu saldırıların 4 nedeni mevcut.
Türkiye’nin İsrail – Hamas çatışmasında Filistin’in yanında yer alması, Mavi Vatan’daki hak ve menfaatlerini koruması, Ege Denizi’nde Yunanistan’a karşı elde edilen durum üstünlüğü, Suriye ve Irak’taki mahdut hedefli operasyonlarla büyük ölçüde terör örgütüne zarar verilmiş olması nedeniyle bu saldırıların gerçekleştirildiğini yazan Güçlüer, şunları da söyledi;
“Adeta küresel güçler Türkiye’ye ayar vermek istediklerinde başta PKK olmak üzere terör örgütlerine sahip oldukları bir takım teknolojik imkanları sunmak suretiyle onlara ilave yetenek ve kapasiteler kazandırarak terör örgütlerini Türkiye’nin üzerine saldırtmaktalar. Ancak bu saldırılar ülkemizin yüksek milli güç kapasitesi nedeniyle genel ve yaygın bir hale gelemediği için noktasal ve taktik sınırlar içerisinde kalmaktadır.”
NE YAPMALI
Öncelikle bölgedeki askeri kapasitenin arttırılması gerektiğini belirten Güçlüer, terör hedeflerinin kapsamlı şekilde tereddütsüz olarak vurulması gerektiğini paylaştı.
Güçlüer yazısının devamında şu detaylara değindi;
“Barzani ve Talabani güçleri tamamen Türkiye’nin kontrolüne alınmalı, Kuzey Irak Yönetimiyle Türkiye arasındaki entegrasyon çok yönlü ve tam olarak sağlanmalıdır. ABD ve küresel güçlerin bölgede oluşturduğu üs bölgelerinin angajman kuralları değişmelidir. Yani “Terör örgütünü nerede olursa olsun vuracağız, siz de kendi bölgenizden çıkmayın” demek gerekir. Bu anlamda diplomatik baskı arttırılmalıdır. İran’ın Irak ve Suriye’de terör aparatları üzerindeki etkisi giderek sınırlandırılmalı, İran topraklarından sızarak Türkiye’ye gelebilecek teröristlere karşı ilave önlemler alınmalıdır. Ruslarla anlaşma yapılarak Suriye’nin kuzeyindeki; Tel Rıfat, Mümbiç, Ayn El Arab ve Kamışlı bölgelerine operasyon yapılmalı, terör aparatları yakın sınır civarımızdan tamamen temizlenmelidir.”
